[ Ana Sayfa | Bilimsel Kurul | Dergi Hakkında | Son Sayı | Arşiv | Formlar | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | Duyurular | E-Posta ] | ||
|
2012, Cilt 34, Sayı 1, Sayfa(lar) 024-028 | |||||||||||
[ İçindekiler ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ PubMed'deki Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ] | |||||||||||
EK HASTALIĞI OLMAYAN KOAH HASTALARINDA HUZURSUZ BACAKLAR SENDROMU | |||||||||||
DOI:10.5152/etd.2012.06 | |||||||||||
Zeynep Munteha Başer1, Zeynep Zeren Uçar2, Aydan Mertoğlu1, Cenk Kıraklı1, Rıfat Özacar1 | |||||||||||
1Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, İzmir, Türkiye 2Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim, Araştırma Hastanesi, Uyku Bozuklukları Kliniği, İzmir, Türkiye | |||||||||||
Anahtar Kelimeler: Akciğer hastalığı, Kronik obstrüktif, Huzursuz bacak sendromu | |||||||||||
Özet | |||||||||||
Amaç: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) hastalarında mortaliteyi etkileyebilen uyku problemleri sık görülmektedir, ancak KOAH hastalarında huzursuz bacaklar sendromu (HBS) kaynaklı uyku sorunları ile ilgili çok az sayıda çalışma vardır. Bu çalışmanın amacı ek hastalığı olmayan KOAH hastalarında HBS sıklık ve şiddeti ile ilişkili klinik ve laboratuar parametreleri değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Ek hastalık öyküsü olmayan KOAH tanılı 50 erkek hasta ve 20 gönüllü sağlıklı erkek çalışmaya alındı. Hastalar uluslararası standart anket sorularıyla HBS varlığı ve şiddeti açısından tarandı. KOAH'lı hastalarda HBS varlığı ve şiddeti ile ilişkili olabilecek klinik ve laboratuar parametreleri araştırıldı. Bulgular: HBS sıklığı (KOAH: %24, kontrol grubu: %10) ve şiddeti açısından istatistiksel anlamlı fark saptanmadı. KOAH hastalarının %16'sında HBS açısından pozitif aile öyküsü saptandı. HBS varlığı ve şiddeti ile klinik ve laboratuvar parametreleri arasında herhangi bir ilişki saptanmadı. HBS saptanan KOAH hastalarında daha fazla oranda inhale antikolinerjik kullanımı saptandı (11/12 ve 22/38; p<0,05). Sonuç: Bu çalışma bildiğimiz kadarıyla KOAH dışında ek hastalığı olmayan hastalarda HBS sıklığını araştıran ve inhale antikolinerjik tedavisi ve HBS arasındaki ilişkiyi gösteren ilk çalışmadır. Örneklemin küçük olması ve kadın KOAH hastalarının çalışmaya alınmamış olması ana kısıtlılıklardır. Büyük ölçekli, prospektif çalışmalar bu bulguları açıklamaya yardımcı olacaktır. | |||||||||||
Giriş | |||||||||||
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) tüm dünyada önemli bir kronik morbidite ve mortalite nedenidir, dünyada en sık görülen ölüm nedenleri içinde 4. sırada yer almaktadır ve önümüzdeki yıllarda hastalığın prevelansında ve mortalitesinde ciddi artışlar olacağı tahmin edilmektedir 1. KOAH; daha çok uzun süredir sigara içen, orta yaşlı kişilerde geliştiğinden, bu hastaların çoğunda sigara içme ya da yaşlanmayla ilişkili başka hastalıklar da vardır. KOAH’ın kendisi de önemli sistemik etkiler yaparak ek hastalıklara yol açabilir. KOAH’lı hastalarda solunumsal enfeksiyonlar, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, osteoporoz, anemi, akciğer kanseri ile birlikte uyku bozuklukları da sık görülmektedir. Uyku kalitesinin azalması ve uyku bölünmesi, stabil KOAH’lı hastalarda bile en sık ve en önemli uyku sorunlarından biridir. KOAH’lı olguların yarısına yakın kısmının uyumakta zorluk çektiği saptanmıştır2. Öksürük, balgam, nefes darlığı gibi solunumsal şikayetler, tedavide kullanılan teofilin, betamimetik gibi ilaçların etkileri, horlama, hipoksi ve hiperkapni gibi pek çok faktörün uyku ve yaşam kalitesini olumsuz etkilediği bilinmektedir. Huzursuz bacaklar sendromu (HBS); istirahat ve uykuda, çoğu zaman ayaklarda belirgin olmak üzere uyuşma, karıncalanma gibi hisler, ağrı ve sıçramalarla karakterize, uykuya dalma ve sürdürmeye ilişkin güçlükler yaratan bir hastalıkdır. Semptomların sirkadiyen özelliğe sahip olması; yani akşam saatleri ve geceleri daha belirgin olması, istirahat halinde ortaya çıkması ve artması HBS için karakteristiktir. Hastalık alevlenmelerle seyreder ve uzun süreli asemptomatik dönemler olabilir3. HBS prevelansı ile ilgili olarak yapılan birçok çalışma toplumda ortalama %5-15 sıklığında görüldüğüne işaret etmektedir4,5. HBS geç çocukluk döneminden itibaren her yaşta görülmesine rağmen genellikle ileri yaştaki erişkinlerin hastalığıdır. İdiopatik ve sekonder olmak üzere iki ayrı klinik formu vardır. Sekonder form sıklıkla anemi, son dönem böbrek yetmezliği, Parkinson hastalığı ve gebelikle ilişkilidir. Patofizyolojisi tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte, demir ve dopamin metabolizmasındaki düzensizliklerden kaynaklandığı düşünülmektedir ve genetik bileşeni vardır3. 1995’te Uluslararası Huzursuz Bacaklar Sendromu Çalışma Grubu (IRLSSG; International Restless Legs Study Group) tarafından tanı kriterleri belirlenmiştir. HBS tanısı klinik sorgulama ve değerlendirmeye dayanmaktadır. HBS’li hastalarda uyku bozuklukları sık görülür ve hastalığın primer morbiditesini oluşturur3. KOAH’lı hastalarda HBS semptomları nedeniyle görülen uyku sorunları hakkında az sayıda çalışma vardır. Bildiğimiz kadarıyla ek hastalığı olmayan KOAH hastalarında HBS özelliklerini araştıran çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı ek hastalığı olmayan KOAH’lı hastalarda HBS sıklığını, şiddetini ve ilişkili klinik ve laboratuar parametreleri araştırmaktır. | |||||||||||
Materyal ve Metot | |||||||||||
Bu çalışmaya Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 4. Göğüs Servisi ve polikliniğinde takip edilen KOAH açısından stabil, ek kronik sistemik hastalık ve bu nedenle herhangi bir düzenli ilaç kullanım öyküsü olmayan gönüllü 50 erkek hasta alındı. Benzer yaş ve demografik özelliğe sahip hasta yakını ve gönüllülerden oluşan 20 sağlıklı erkek ise kontrol grubu olarak belirlendi. Her iki gruba dahili ve nörolojik muayeneler yapıldı. Sekonder HBS ile ilişkili olabilecek anemi, üremi, diabetes mellitus, romatoid artrit, periferik vasküler hastalık, radikülopati, multiple skleroz, amyotrofik lateral skleroz gibi hastalıklara yönelik sorgulama yapıldı. Ek hastalık ve HBS ile ilişkili tedavi öyküsü olan KOAH hastaları çalışma dışı bırakıldı. Sigara kullanımı ve miktarı sorgulandı. KOAH grubunda; hastalık süresi, KOAH tedavisi için kullanılan ilaçlar, kronik solunum yetmezliği, uzun süreli oksijen kullanımı, sık hastane yatışı (bir yılda üçten fazla) sorgulandı. HBS tanısı için IRLSSG (International RLS Study Group) tarafından 1995 yılında geliştirilen ve daha sonra 2003 ve 2005 yılında bir takım düzenlemeler yapılan tanı ölçütleri kullanıldı6,7. Buna göre, (i) bacaklarda rahatsız edici veya hoş olmayan bir his ile birlikte olan; (ii) istirahat veya yatma, oturma gibi hareketsiz olunduğu dönemlerde artan, (iii) yürüme, germe gibi hareketlerle -en azından hareket süresince- azalan ve (iv) geceleri gündüzden daha şiddetli olan veya sadece geceleri ortaya çıkan hareket ettirme isteği olan bireylere HBS tanısı konuldu. Her iki gruptan HBS tarama amaçlı kullanılan tanısal soruları içeren Türkçe’de geçerliliği ve güvenilirliği kanıtlanmış anket sorularını cevaplaması istendi8. HBS tanısı alanlarda aile öyküsü sorgulandı. HBS tanısı alan hastaların HBS şiddetinin ölçümü için IRLSSG tarafından geliştirilmiş olan şiddet skalası (IRLSSGRS) kullanıldı9. Hasta ve kontrol grubuna solunum fonksiyon testi ve arteryal kan gazı analizi yapıldı; açlık kan şekeri, BUN (kan üre azotu), kreatinin, sodyum, potasyum, kalsiyum, klorür, demir, demir bağlama, kapasitesi, ferritin, arteryal kan gazı parametreleri çalışıldı. KOAH evrelemesi GOLD 2006’ya göre yapıldı10. İstatistik | |||||||||||
Bulgular | |||||||||||
KOAH grubunun yaş ortalaması 57,1±9,9; kontrol grubunun ise 48±5,7 yıldı. KOAH grubunun KOAH açısından ortalama takip süresi 9,5±1,8 yıldı. Ortalama sigara kullanım miktarı KOAH ve kontrol grubunda sırasıyla 31,2±21,07 ve 17,4±11,0 paket yıldı (Tablo 1).
Grupların solunum fonksiyon testleri karşılaştırıldığında FEV1 ve FVC değerleri arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Ancak FEV1/FVC oranları arasında belirgin fark saptandı. KOAH ve Kontrol Gruplarının FEV1/FVC oranları, arteryel kan gazları karşılaştırıldığında KOAH grubunda kontrollere göre belirgin olarak farklıydı (Tablo 2).
KOAH ve kontrol grupları arasındaki biyokimyasal tetkikleri karşılaştırıldığında glikoz, BUN, kreatinin, sodyum, potasyum, klor, kalsiyum, hemoglobin, demir, demir bağlama kapasitesi ve ferritin açısından istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (Tablo 3).
KOAH grubunun GOLD evrelendirmesi yapıldığında; 4’ü Evre 1 (%8), 18’i Evre 2 (%36), 21’i Evre 3 (%42), 7’si Evre 4 (%14) olarak saptandı. KOAH grubunun 31’i (%62) uzun etkili beta 2 agonist,16’sı (%32) inhale steroid, 11’i (%22) teofilin, 33’ü (%66) antikolinerjik tedavisi ve 9’u (%18) kronik solunum yetmezliği nedeniyle uzun süreli oksijen tedavisi kullanmaktaydı. HBS sıklığı (KOAH: %24, kontrol grubu: %10) ve şiddeti açısından istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (Tablo 4).
HBS saptanan KOAH grubunda; HBS ve diğer klinik ve laboratuar parametleri arasındaki ilişki araştırıldığında, sigara paket yılı, takip yılı, arteryel kan gazı değerleri, solunum fonksiyon test parametreleri ve biyokimyasal parametrelerle HBS görülmesi açısından. HBS saptanan hastaların 2’sinde aile öyküsü mevcuttu (Tablo 5).
KOAH grubunda tedavide kullanılan bronkodilatatör ilaçlar ve uzun süreli oksijen tedavisinin HBS ile ilişkisi araştırıldığında uzun etkili beta 2 agonist, teofilin ve inhale steroid ilaç kullanımı ile HBS görülmesi arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark saptanmazken, antikolinerjik ilaç kullanımı ile HBS (HBS: 11/12, %91,6, HBS olmayan KOAH: 22/38, %57,8) arasında anlamlı ilişki saptandı (Tablo 5). HBS saptanan KOAH grubunda IRLSSGRS ortalaması 17,16±1,35 idi. IRLSSGRS derecelendirmelerinde olguların 1’i hafif (%8,3), 8’i orta (%66,7), 3’ü ciddi (%25) grupta yer aldı. Korelasyon analizinde IRLSSGRS derecelemesine göre değerlendirilen HBS şiddet skoru ile hasta özellikleri ve laboratuar parametreleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. | |||||||||||
Tartışma | |||||||||||
Bu çalışmada KOAH tanısıyla takip edilen ek hastalığı olmayan erkek hastalarda HBS görülme sıklığı %24 iken, kontrol grubunda %10 olarak saptandı. Bu çalışma bildiğimiz kadarıyla inhale antikolinerjik tedavisi ve HBS arasındaki ilişki bildiren ilk çalışmadır. Bunun dışında KOAH hastalık derecesi, hipoksi düzeyi dahil olmak üzere hiçbir KOAH klinik ve laboratuar parametresi ile HBS görülmesi arasında ilişki saptanmadı. Yapılan çalışmalarda toplumda HBS prevalansının ortalama %5- 15 olduğu bildirilmektedir4,5. Türkiye’de yapılan bir çalışmada HBS prevalansı %3,19 olarak bildirilmiştir8. KOAH’lı hastalarda HBS sıklığını araştıran az sayıda yayın vardır. Cinsiyet ayrımı olmaksızın, 84 KOAH hastası ve 110 sağlıklı kontrol grubunda yapılan çalışmada, KOAH’lı hastalarda HBS görülme sıklığı (%36,8) kontrol grubuna (%11) kıyasla daha yüksek saptanmıştır. Semptomatik HBS ile ilişkili ek hastalıkların dışlanmadığı bu hastaların %15,6 sında KOAH’a eşlik eden ek bir hastalık öyküsü saptanmamıştır9. Türkiye’den bir başka çalışmada KOAH’lı hastalarda HBS görülme sıklığı %29,1 olarak bildirilmiştir12. Çalışmamızda HBS sıklığı hem kontrol hem de KOAH grubunda Türkiye için bildirilen genel popülasyondaki HBS sıklığından daha yüksek bulundu8. KOAH hastalarında HBS prevalansını araştıran diğer çalışmalarla karşılaştırıldığında ise bulgularımız çalışmalarda bildirilen rakamlardan daha az olarak saptandı10,13. Araştırmamıza ek hastalığı olmayan KOAH hastalarını almamız ve ikincil HBS nedenlerini dışlamamız bu farkı açıklayabilir. HBS herhangi bir yaşta başlayabilmekte fakat en fazla orta ve ileri yaşlarda görülmekte ve kronik ilerleme göstererek ömür boyu sürmektedir13. Altmış beş yaş üzerinde hastalığın görülme sıklığı ve şiddeti artmaktadır14. Bu çalışmada HBS saptanan olguların yaş ortalaması hasta grubunda 56,5 kontrol grubunda ise 46,5 saptandı. Araştırmamızda yaş ortalamasının çok yüksek olmaması da HBS görülme sıklığının bazı çalışmalardan daha düşük saptanmasının nedenlerinden biri olabilir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda HBS’nin %40-60 oranında ailesel özellik gösterdiği, ailesel olguların başlangıç yaşlarının daha erken olduğu, daha şiddetli seyrettiği bildirilmiştir15,16. Çalışmamızda HBS saptanan KOAH grubunda iki (%16) olguda, HBS saptanan kontrol grubunda ise bir (%50) olguda aile öyküsü saptandı ve HBS varlığı ve aile öyküsü arasındaki korelasyon istatistiksel olarak anlamlı olarak değerlendirildi. Ancak aile öyküsü olan ve olmayan KOAH ve kontrol grupları arasında HBS şiddeti açısından anlamlı istatistiksel fark saptanmadı. HBS hastalarında kontrolden düşük serum demir düzeyi bildirilmiştir5,17. Bu çalışmaların bazılarında HBS belirtilerinin şiddetiyle ferritin düzeyleri ve transferrin satürasyonunun ters orantılı olduğu gözlenmiştir18. Düşük demir düzeylerinin HBS ile ilişkisi, onun, dopamin sentezinde hız belirleyici enzim olan tirozin hidroksilazın kofaktörü olması; tirozinin levodopaya dönüşmesi için demir gerekmesi ile açıklanabilir18. Bu çalışmada KOAH’lı hastalarda demir metabolizma ölçütleriyle (demir, demir bağlama kapasitesi, ferritin) HBS arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı. Hem HBS saptananan KOAH grubunda hem de kontrol grubunda demir, demir bağlama, ferritin düzeyleri klinik açıdan normal kabul edilen değerler arasındaydı. HBS saptanan hasta grubunda üç (%25) hastada ferritin düzeyi 45 ng/ml altında saptandı. Ferritin düzeyleri ve HBS şiddetleri arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. KOAH’da HBS’nin patofizyolojik mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Beşinde amfizem ve bronşit, üçünde ise amfizem ile birlikte diffüz fibrozisin olduğu 8 ağır KOAH’lı hastada, HBS ağır hipoksi ve hiperkapni ile ilişkilendirilmiş ama psikolojik kökenli olabileceği de bildirilmiştir19. KOAH açısından takip süresi uzun olan hastalarda HBS daha sık görülmüş12,20 ancak regresyon analiziyle HBS ve KOAH açısından takip süresi arasında korelasyon bulunmamıştır20. Bu çalışmada HBS saptanan hastaların KOAH açısından takip süresi 13±1,3 saptandı. HBS varlığı ve şiddeti ile hastalık takip süresi arasında farklılık saptanmadı. Bu çalışmaya dahil olan hastaların çoğunluğu Evre 3 ve 4 KOAH tanılarıyla takip edilmekte olan ağır KOAH hastalarıydı. HBS varlığı ve şiddeti ile GOLD evresi arasında istatistiksel anlamlı bir ilişki saptanmadı. Ayrıca KOAH klinik ve laboratuar takip parametrelerinin HBS varlığı ile ilişkisi değerlendirildiğinde; sigara kullanımı, miktarı, hastalık süresi, inhale antikolinerjikler dışındaki hastalığa özel tedavi, hemogram, demir metabolizması ölçütleri, biyokimyasal, kan gazı değerleri, solunum fonksiyon testi parametreleri, solunum yetmezliği, uzun süreli oksijen tedavisi, sık hastane yatışı ile HBS varlığı ve şiddeti arasında korelasyon saptanmadı. Yüzde 49’una KOAH nedeniyle akciğer transplantasyonu yapılan hastaların %50’sinde HBS semptomları saptanmıştır. Yüksek doz steroid kullanımı ve bununla ilişkili diyabet, nöropatinin bu hastalarda HBS nedenlerinden biri olabileceği düşünülmüştür21. Bu çalışmada KOAH atak nedeniyle sık hastane yatışı, sistemik stereoid gereksinimi ile ilişkilendirilememiştir. Lo Coco ve arkadaşları20 KOAH tedavisinde kullanılan ilaçlarla HBS varlığı arasında ilişki saptanmamışsa da bu çalışmada inhale antikolinerjik kullanımıyla HBS varlığı arasında istatiksel olarak anlamlı ilişki bulundu. İnhaler antikolinerjikler mukozadan minimal oranda absorbe edildiklerinden sistemik yan etki çok fazla görülmemektedir. Prostatizm, mesane boynunda obstrüksiyon, konstipasyon ve glokomda artış bildirilmiştir22. Antikolinerjik tedavi ve HBS arasındaki pozitif yöndeki korelasyon, örneklem grubundaki yüksek kullanım sıklığıyla (%66) ilişkilendirilmekle birlikte, konuyla ilgili geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. KOAH olgularında uykusuzluk ve uyku ile ilişkili yakınmaların %12-49 arasında değişen yüksek bir sıklıkta görüldüğü bildirilmektedir23. Hastalığın belirtileri, kullanılan ilaçların yan etkileri, hastalığa bağlı anksiyete, hipoksi ve hiperkapni total uyku süresi ve uyku kalitesini azaltan, bilenen nedenlerdir. KOAH’da HBS belirtileri ile ilişkili olabilecek uyku bozukluklarının araştırıldığı çalışmaların sayısı azdır. Epworth Uykululuk Skalası değerlerinin HBS saptanan KOAH hastalarında hem kontrol grubuna, hem de HBS saptanmayan KOAH hastalarına göre daha yüksek olduğu, KOAH olgularında HBS’nin uyku kalitesini azaltan sebeblerden biri olabileceği bildirilmiştir20. Çalışmamızda HBS saptanan hasta grubunda HBS semptomları nedeniyle uyku bozukluğunun düzeyini beşi (%41,6) hafif, altısı (%50) orta, biri (%8,4) şiddetli olarak; yorgunluk ve uykusuzluk halini ise altısı (%50) hafif, beşi (%41,6) orta, biri (%8,4) şiddetli olarak tanımladı. Uyku bozukluğu, yorgunluk, uykusuzluk düzeyini şiddetli olarak belirten hasta uzun süreli oksijen tedavisi kullanan ağır KOAH’ı olan bir hastaydı. Bu çalışmadaki olgulardan %20’sinde (KOAH grubunda %24, kontrol grubunda %10) HBS semptomları olmasına rağmen, hiçbiri daha önceden HBS tanı ve tedavisi almamıştı. HBS pek çok vakada nonspesifik bulgularla seyreder ve tanıda zorluk oluşturur. Bir çalışmada HBS hastalarının çoğuna tanı konulmadığını ve hastaların sadece %25’ine tanı konulduğu ileri sürülmüştür24. Sunulan çalışma KOAH dışında ek hastalığı olmayan hastalarda HBS sıklığını araştıran ilk çalışma olma niteliğini taşımakla birlikte, genelleme yapma açısından kısıtlayan özellikleri vardır. En önemli kısıtlayıcı özellik, olgu sayısının az olmasıdır. Bu çalışmaya gönüllülük esas alınarak, ardışık hastalar dahil edilmiştir. Semptomatik HBS ile ilişkili olabilecek ek hastalık ve tedavi öyküsü olan KOAH hastaları çalışmaya dahil edilmemiştir. KOAH; daha çok uzun süredir sigara içen, orta yaşlı kişilerde geliştiğinden, bu hastaların çoğunda sigara içme ya da yaşlanmayla ilişkili başka hastalıklar da vardır, bu durum çalışmaya dahil edebilir özellikte olgu sayısını kısıtlamaktadır. Çalışmanın sadece erkek hastalar dahil edilerek yapılmış olması genelleme yapmak için diğer bir kısıtlayıcısıdır. Bilindiği üzere HBS prevalansı kadınlarda erkeklere oranla iki-üç kat daha yüksektir. KOAH prevalansının kadınlarda daha az olması nedeniyle polikliniğe başvuran ve serviste yatan hastalar arasında kadın KOAH olgu sayısının çok az olması ve kadın hastaların demir eksikliği anemisi, Tip 2 diabetes mellitus, renal yetmezlik gibi ek hastalıklarının olması nedeniyle çalışmaya erkek hastalar dahil edilmiştir. HBS’nin KOAH hastalarında kontrol grubuna göre iki kat daha sık görülmesine rağmen, HBS saptanan KOAH ve kontrol grupları arasındaki ilişkinin istatiksel olarak anlamsız olmasını ise örneklem gruplarının az olmasıyla açıklanabileceğini düşünülmektedir. Sonuç olarak, bu çalışma, ek hastalığı olmayan erkek KOAH hastalarında HBS’u sıklığını ve şiddetini araştırmış ve HBS’nun KOAH’lı hastalarda sık görüldüğünü tezini doğrulamamıştır. Ancak bu sonuç kadın hastaların da bulunduğu ayrıca ek hastalıkların çoğu zaman KOAH hastalığına eşlik ettiği KOAH populasyonuna uyarlamaz ve bu hastalarda HBS daha sık görülebilir bu nedenle özellikle uykusuzluk ve gündüz aşırı uykululuk tarifleyen KOAH hastalarında HBS araştırılması gereken tanılar arasında olmalıdır. KOAH’da HBS gelişiminin patofizyolojisi halen bilinmemektedir. Çalışmamızda inhale antikolinerjik tedavi alan KOAH’lı hastalarda HBS görülme sıklığı artmış bulunmuştur. Bu bulgunun sınanması ve açıklanması için geniş kapsamlı çalışmalar gereklidir. Çıkar Çatışması Yazarlık katkıları: Fikir ve deneylerin tasarlanması: ZZU. Deneylerin uygulanması: ZMB, ZZU. Verilerin analizi: ZMB, CK. Yazının hazırlanması: ZMB, ZZU, RÖ, AM. Tüm yazarlar yazının son halini okumuş ve onaylamıştır. | |||||||||||
Kaynaklar | |||||||||||
[ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ] |
|